E-ISSN: 2619-9467

Contents    Cover    Publication Date: 21 Dec 2017
Year 2017 - Volume 27 - Issue 4

Open Access

Peer Reviewed

INVITED COMMENTARY
4590 Viewed1852 Downloaded

Primary Peritoneal Cancer
Primer Peritoneal Kanser

Full Text PDF  
Turkiye Klinikleri J Gynecol Obst. 2017;27(4):205-10
DOI: 10.5336/gynobstet.2016-52803
Article Language: TR
Copyright Ⓒ 2020 by Türkiye Klinikleri. This is an open access article under the CC BY-NC-ND license (http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/4.0/)
ÖZET
Primer peritoneal kanser, ilk kez 1959 yılında overin papiller kistadenokarsinomuna benzeyen pelvik periton mezotelyoması olarak tanımlanan ve klinik bulgular ve görünüm olarak ileri evre over kanserine benzemesine rağmen, overlerin minimal veya hiç tutulmamasıyla karakterize peritoneal tümör olarak tanımlanmıştır. Bu bağlamda hasta populasyonunu daha iyi tanımlamak ve daha organize tedavi stratejileri geliştirmek için Jinekolojik Onkoloji Grubu (GOG) tarafından tanısal kategori için özet kriterler geliştirilmiştir. Bu kriterler (çoğunlukla seröz tip); Her iki over de fizyolojik olarak normal olmalı veya benign bir durum nedeni ile büyümüş olmalı, over dışı tutulmuş bölgeler her bir over yüzeyindeki tutulmuş bölgelere göre daha büyük olmalı, mikroskobik olarak ovaryan komponent varlığı olmalı, şeklinde belirtilmiştir. Peritoneal yüzeylerdeki yaygın karsinomatöz aslında heterojen bir klinik antite olup, malign birikimlere gastrointestinal kanal, akciğer, meme veya genital sistem sebep olabilmektedir. Primer peritoneal kanser hastaları histolojik, moleküler ve klinik olarak ileri evre over kanseri hastaları ile büyük benzerlikler göstermektedir. Bu nedenle patogenez ile ilgili son zamanlarda önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Özellikle kalıtsal meme-over kanseri sendromu hastalarında salpingoooferektomi spesmenleri incelendiğinde, tubal orijinli seröz intraepitelyal karsinoma (STIC) odakları bulunmuştur. Bu nedenle gerek ileri evre seröz over kanserlerinin gerekse de periton kanserlerinin çoğunun tubal olarak başladığı kanıtlanmıştır. Henüz hastalığın tedavisi konusunda gelişme kaydedilememesine rağmen, hastalığın yayılmasından önce yakalanabileceği umudu doğmuştur.
ABSTRACT
First being described in 1959 as pelvic peritoneal mesothelioma resembling ovarian papillary cystadenocarcinoma and it has been characterized that ovaries have been minimally involved or never involved as peritoneal tumour despite similar with advanced stage ovarian cancer as clinical findings and appearance in literature. In this context, in an effort to better define this patient population and to develop more organized treatment strategies, the Gynecologic Oncology Group (GOG) developed a concise set of criteria for this diagnostic category (mostly serous type): both ovaries must be either physiologically normal in size or enlarged by a benign process, involvement in the extraovarian sites must be greater than involvement on the surface of either ovary, being of microscopic ovarian component. Actually, disseminated carcinomatosis on peritoneal surfaces is heterogenous clinic entity and gastrointestinal tract, lung, breast or genital system may cause malignant deposits. Primary peritoneal cancer patients show great similarities with advanced stage ovarian cancer patients as clinically, histologically and molecularly. Therefore, there has been significant progress on the pathogenesis recently. When salpingo-oopherectomy specimens have been examined in patients with hereditary breast ovary cancer syndrome, serous tubal intraepithelial carcinoma (STIC) foci were found. For this reason, it has been proven that both advanced stage serous ovarian cancers and the majority of peritoneal cancers began as tubal. Although there has not been progress finding a treatment for the disease yet, there is a hope to find disease before it spreads.